Evlilik Korkusu

İlişki ve Çift terapisti olarak evlilik öncesi görüşmelerde sık karşılaştığımız bir durum evlilikten kaçan erkek veya evlilikten kaçan kadınlardır.

İlişkilerin bir amacı vardır,  zamanla bir evliliğe doğru gitmesi beklenir. İlişki belli bir süre geçmesine rağmen evliliğe doğru gitmediğinde bir durup düşünmek gerekir:

 1) Gerçek niyetim ne? Karşı tarafın niyeti ne?

2) Sorun nedir? Ben mi evlilikten korkuyorum, yoksa karşı taraf mı evlilikten korkuyor? Evlilik korkusu kimde var? Evlilikten kaçan kim?

Bu sorular bize yol gösterecektir.

Evlilik korkusu gibi görünen şey, aslında başka şeyleri maskeliyor olabilir. Yani kişi zamanı gelince evlenmek istiyordur ancak sizinle değil! Ama sizi de kaybetmek istemediği için bunu size söylemiyor olabilir. Tabi bu  çok zor, üzücü  ve can acıtıcıdır. Kadın veya erkek fark etmiyor bu noktada. Kadın da erkek de karşı tarafı oyalayabiliyor. Maalesef seven ama evlenmek istemeyen erkek veya seven ama evlenmek istemeyen kadın toplumumuzda  karşımıza sık çıkmaktadır.

 

Öte yandan eğer kişi gerçekten evlenmek istiyor ama korkuyorsa bunda çeşitli ailevi, psikolojik, çevresel faktörler vardır. Bunlar:

Ailesinde ve çevresinde çocukluktan itibaren gördüğü evlilik modelleri iyi olmayabilir. Çevresinde hep mutsuz, çatışmalı evlilikler olabilir. Bu da onun evlilikten korkmasına neden olabilir.

Daha önceki ilişkisinde yaşadığı travmalar olabilir: Aldatılma, terk edilme vb.

Özgürlüğüne düşkün olduğu için evliliğin onu kısıtlayacağını olabilir.

Evliliğin getirdiği sorumluluğu almaya hazır olmayabilir.

 

Bu nedenler çeşitlendirilebilir.

Sizin birlikteliğinde “evlilik korkusu” gibi görünen şey nedir, bu maddelerden hangisine giriyor siz bulamıyorsanız, veya bulmanıza rağmen ne yapacağınızı bilemiyorsanız ilişkiler konusunda çalışan  bir uzmandan zaman kaybetmeden destek almanızda yarar var. Eğer sorun evlilik korkusu ise bu terapi ile üstesinden gelinebilir. Yok, aslında evlenme niyeti  ortada yoksa değerli zamanınızı yanlış kişi ile kaybetmemiş olursunuz. Yanlış kişiyle çok zaman kaybetmek maalesef sık rastladığımız ve ilerleyen zamanda telafisi zor olan bir durumdur.

Birlikte gerçekten mutlu olacağınız, kıymetinizi bilecek kişiye bir an önce birlikte olmanız dileğiyle…

 

Meral ÖZTÜRK GÜNEL

Birey ve Çift Terapisti, Psikoterapist

TEL1: 0322 458 38 33

TEL2: 0533 216 72 68

Çift Terapisi İşe Yarıyor Mu?

Çift terapisine gidersek ilişkimiz düzelir mi?

Çift terapisine gidersek evlilik kurtulur mu?

Çift terapisine gidersek sorunlarımızı halledebilir miyiz?

 

Bu ve buna benzer sorular çiftler tarafından hep sorulur.

Yolunda gitmeyen ilişkilerde destek almadan önce bu sorular uzun uzun düşünülür ve değerlendirilir. Taraflardan birisi kısmen de olsa işe yarayacağını düşündüğünde destek almaya karar verilir.

 

Çift terapisti olarak bu konudaki görüşmelerim ve deneyimlerim şöyle:

Çift terapistinden hangi aşamasında destek aldığınıza göre bu soruların cevabı değişir.

Sorunların başlarında mı destek alıyorsunuz yoksa avukatla görüştükten sonra veya hemen önce mi?

Maalesef çift terapisine genelde çok geç bir aşamada başvuruluyor.

İlişki artık iyice yıpranmış olduğunda, taraflardan birisi artık iyice soğuduğunda başvuruluyor. O zaman yapılabilecek şeyler çok kısıtlı ve çok daha fazla çaba gerektiriyor.

Oysaki sorunların başlangıcında destek alındığında çok daha az çabayla ve çok daha kolay bir şekilde bu sorunlar halledilebiliyor.

Tıpkı hastalıklarda erken teşhis ve geç teşhislerde olduğu gibi.

Sorunlarınıza erken dönemde müdahale etmek evliliği kurtarır.

Sizin ilişkinizdeki sorunlar hangi aşamada?

 

Meral ÖZTÜRK

Aile ve Çift Terapisti, Psikoterapist

Telefon: 0533 216 72 68 – 0322 458 38 33

Mail: [email protected]

Eşinizi Tanıyor Musunuz?

Acaba eşinizi ne kadar tanıyorsunuz? Peki eşiniz sizi tanıyor mu?

Aşağıdaki soruları birbirinize göstermeden eşinizle ayrı ayrı cevaplayın. Ardından soruları tek tek eşinize okuyun ve verdiği cevapları kendi cevaplarınızla karşılaştırın. Uygulamanın amacı birbirinizin ihtiyaç ve beklentileri üzerine düşünmenizi sağlamaktır. Bakalım eşinizi tanıyor musunuz? 

1) Eşiniz sizin en çok hangi özelliklerinizi beğeniyor?

2) Hangi özelliklerinizi değiştirseydiniz eşiniz çok sevinirdi?

3) Eşinizi en çok ne mutlu eder?

4) Eşinizi en çok ne üzer?

5) Eşiniz en çok neden korkar?

6) Eşiniz en çok neye güler?

7) Eşiniz en çok neye öfkelenir?

8) Eşinizin en sevmediği şey nedir?

9) Eşiniz sinirliyken ne yapmanızdan hoşlanmaz?

10) Eşiniz sinirliyken onu ne sakinleştirir?

11) Eşiniz boş zamanlarında en çok ne yapmaktan hoşlanır?

Peki test sonunda “Eşi tanıma testi” sonucunuz nasıl? Eşinizi tanıyor musunuz? Peki eşiniz sizi tanıyor mu?

 

Meral ÖZTÜRK GÜNEL

Uzman Psikolojik Danışman

Ergen, Birey ve Çift Terapisti

Telefon: 0533 216 72 68 – 0322 458 38 33

Mail: [email protected]

Online Terapi-Online Psikolojik Danışmanlık

Online Terapi Nasıl Yapılır?

Yüz yüze terapilerdeki sisteme benzer bir sistem söz konusudur. Ön görüşme sonrasında randevu tarihi belirlenip, tercih ettiğiniz yöntemle (telefonla veya görüntülü vb) görüşme yapılır.

Yüz yüze terapilerde terapist sessizliği ve gizliliği sağlarken, online terapide danışanın da sorumlulukları vardır: Kendi açısından çevresinde kimsenin olmaması, konuşmasının çevrede duyulmayacak şekilde bir ortam hazırlaması, seansa kısa bir süre kala gerekli donanımlarını hazır tutması gibi.

Neden Online Terapi?

İstediğiniz yerden, istediğiniz saatte terapi alabilirsiniz.

Bir uzmanla konuşmaya ihtiyaç duyduğunuzda, daha kısa sürede görüşmeye başlayabilirsiniz.

Online terapi ücreti genelde yüz yüze terapiden daha hesaplıdır. Bu yüzden daha ulaşılabilir fiyatlara danışmanlık alabilirsiniz.

Online terapiye almak için bize mail atabilir veya telefonla bağlantı kurabilirsiniz.

 

Meral ÖZTÜRK GÜNEL

Uzman Psikolojik Danışman

Ergen, Birey ve Çift Terapisti

Telefon: 0533 216 72 68 – 0322 458 38 33

Mail: [email protected]

Yarım Kalan Aşkın Gücü Mü? BENNIFER 2.0

Yarım kalan aşk çok güçlüdür. Hiç unutulmazlar. Hep hatırlanırlar.

Jennifer Lopez ve Ben Affleck aşkı çok büyük bir aşktı zamanında. Özellikle J.Lopez in aşkı ve sevgisi. Düğüne çok az bir zaman kala terk edilmişti J.Lo….

Aniden terk edilen edilen her insanın yaşadığı o ayrılık şokunun atamadı bir türlü unutamadı eski aşkını.

Her ikisi de ayrı ayrı evlilikler yaptılar. Başka insanlardan çocukları oldu. Tekrar tekrar farklı kişilerle birliktelikleri oldu. Ayrılıkları da…

Ve 17 yıl aradan sonra tekrar bir aradalar..

Yarım kalan aşk devam ediyor. Aşıklar tekrar bir arada.

Jennifer Lopez’in bakışları hep derinden ve sevgi dolu.

Bir çift terapisti olarak bu ilişki ilgimi çekiyor tabi. Tekrar bir araya gelmeler işe yarar mı? Sonuç değişir mi?

Tabi kuramsal olarak bir tahmin yürütmek mümkün. Bunun doğruluğunu zaman gösterecek.

Ancak sizlere de bu ayrılık ve birliktelikle ilgili bir iki noktayı hatırlatmak isterim: 

  1. Aralarında müthiş bir çekim olan bir çift. Çok mutlu görünüyorlar. Ve evlilik kararı alıyorlar.
  2. Evliliğe kısa bir süre kala erkek kadını aniden terk ediyor. Yani yarı yolda bırakıyor.
  3. Erkeğin annesinin gelinini pek sevmediği ve bu evliliği istemediği söylentisi dolaştı.
  4. Adamın babası alkolik ve ailesini kendisi 12 yaşında iken terk ediyor. Yani erkek ve ailesi babası tarafından terk edilmiş.
  5. Adamın da alkol bağımlılık sorunu var.
  6. Aradan geçen yıllar içerisinde herkes kendi yoluna gitmiş. Adam sonraki eşinden aldatma ve alkol problemi nedeniyle ayrıldığı söyleniyor.
  7. Kadın kendisi ile yapılan söyleşide adamı hiç unutmadığını, ve ayrılığın kendisinde derin yaralar açtığını söylüyor.
  8. 17 yıl sonra tekrar bir araya geliyorlar.
  9. Bu 17 yıl çerisinde adam en az iki defa bağımlılık tedavisi oluyor. Şu anki durumu net değil.

Peki sonuç ne olur?

Geçen 17 yıl içerisinde birbirlerinin kıymetini anlamış, her iki taraf da üzerine düşeni yapmış, gerekli önlemi ve değişimi yapmışsa sonuç herkese umut veren ilişki, yok hala aynı hatalar yapmaya devam edilirse büyük bir hayal kırıklığı…

Benim tarafım hep aşktan yana… Umarım öyle olur. 

Bakalım, zaman ne gösterecek.

 

Meral Öztürk Günel

Uzm Psikolojik Danışman

Aile ve Çift Terapisti

 

Hatayı Kaç Kere Affetmeli?

Okula Başlama ve Okula Uyum Süreci

Okula başlamak hem çocuk hem de aile için büyük bir yenilik ve değişimdir.

Çocuk için okul, alıştığı ve kendini güvende hissettiği aile ortamı dışındaki bir ortamdır. Bu nedenle uyulması gereken yeni kuralları, yerine getirilmesi gereken yeni görevleri, yeni arkadaşları ve öğretmeni ile uyum sağlaması gereken birçok farklı özelliği içeren yeni bir sosyal çevre konumundadır..

Çocuğunuz, okula başladığı ilk günde uyumlu davranışlar sergileyebilir ya da hiçbir tepki vermeyebilir. Bazı çocuklar da, çok açık şekilde uyumsuzluk tepkileri gösterebilir: Ağlama, saldırgan tepkiler vb.

Çocukların alıştıkları aile ortamından farklı bir ortama adım atması çocukta bazı kaygı ve korkuların oluşmasına neden olabilir.

Okula başlangıç aşamasında çocuğun,

  • Okula giderken tehlikelerle karşılaşılabileceğine,
  • Okul içerisinde kaybolabileceğine,
  • Ailesinin onu bırakabileceğine veya söylenilen saatte almaya gelmeyeceğine,
  • Arkadaşı olup olmayacağı
  • Okulda yalnız kalabileceğine ait korkuları olabilir.

Ev ile ilgi olarak da

  • Okulda olduğu sırada evde neler olduğu
  • Ailesinin onu özleyip özlemediği,
  • Oyuncaklarına bir şey olup olmayacağı,
  • Tuvaleti gelirse ne yapacağı, vb. konulara ait kaygıları da olabilir.

OKUL FİKRİNE ÇOCUĞUMU NASIL HAZIRLAMALIYIM?

Çocuğunuza hangi okula gideceğini ve bu okulu seçişinizde etkili olan tüm olumlu nedenleri ona anlatın.

* Okul için gereksinim duyacağı giysileri ve okul malzemesini birlikte satın alın. Seçimde onun görüşüne başvurun.

*Çocuğunuzla aynı sınıfta okuyacak diğer çocuklardan bazılarını tanıyor olabilirsiniz. Okula başlamadan önce çocuğunuzun onlarla tanışması için birkaçını evinize çağırın.

Çocuğa okulu, okuldaki tüm odaları, lavaboyu, mutfağı, ihtiyaç duyarsa kimlerden yardım isteyeceğini, öğretmenini, size ulaşmak isterse nasıl ulaşacağı konusunda bilgi verin.

Çocuğun Okula Başladığı İlk Gün

• Çocuğu okula götürecek kişi çocuğun kolayca ayrılabileceği kişi olmalıdır. Çocuğunuzu önceden bilgilendirin. Ayrı kalacağınızı gizlemeyin.

• Sakin kalmaya çalışın; kaygı, özellikle ebeveyn ve çocuklar arasında bulaşıcıdır. Çocuk, canı sıkıldığı her durumda, ne kadar endişelendiğinizi anlamak için size bakacaktır ve endişeli olduğunuzu görürse bu kendi korkularının ne kadar yerinde olduğunu doğrulayacaktır. Bu nedenle ne kadar tedirgin, gergin olursanız olun, dışarıdan bakıldığında sakin ve rahatlamış görülmelisiniz.

• Vedalaşma çok uzun sürmemelidir. Okul çıkışında da çocuğunuzu tam zamanında almaya gidin.

• Uyumda zorlanan bazı çocukların velilerine kademeli uzaklaşmayı önermekteyiz: İlk gün, annenin binanın içinde kalarak çocuğun istediği anda ona ulaşmasının sağlanması; ikinci gün, annenin yarım gün bahçede oturması ve ona bilgi vererek ayrılıp okul çıkışı almaya gelmesi; üçüncü gün, sadece öğlen yemeği sırasında uğrayıp bir işi olduğu gerekçesiyle çocuktan ayrılması. (Pandemi nedeniyle sadece bahçede beklemenize izin veriliyor olabilir.)

• Annenin okuldan ayrılmasıyla birlikte çocuğun gözyaşlarının bitmesidir. Eğer annenin ardından çocuğun sınıfta ağlaması gün boyu sürerse, bir uzmanın yardımına başvurmak gerekebilir.

Tüm veli ve öğrencilere başarı dolu bir öğretim yılı diliyorum

Meral ÖZTÜRK

Uzm Psikolojik Danışman

Aile ve Çift Terapisti, Psikoterapist

Çocuklarda Özgüven Gelişimi

Dünyaya yeni gelen bebeğin öz değeri ile ilgili bilgi yoktur. Kendi öz değerinin farkına varmak için başka insanların kendisine davranışlarına ve hareketleriyle verdikleri tepkileri dikkate alır. Çocuğun öz güveni ilk beş yılda ailesi ve ona bakanlar tarafından şekillendirilir.

Çocuk okula başladıktan sonra diğer etkiler ortaya çıkar ama ailenin önemi devam eder. Aile dışındaki kişiler çocuğun evde edindiği değer veya değersizlik duygusunu destekler. Özgüveni olan bir çocuk ve genç, okulda ve yaşıtları arasında güçlü ve dayanıklı olurken, öz güveni düşük olan bir çocuk ve genç arkadaşlarının davranış ve tutumlarına karşı dayanıksız olacaktır.

Ebeveynin kullandığı her kelime, yüz ifadesi, mimik ve yaptığı her hareket, çocuğa öz değeri hakkında bir mesaj verir. Bununla birlikte bir çok ebeveynin gönderdiği mesajlar konusunda bilgi sahibi olmaması üzücü bir gerçektir. Çocuğun sağlıklı gelişimi için ailenin mimarı olan anne-babanın sıkı çalışması ve özenli olması gerekir.

Ailenizdeki bireylere ne tür mesajlar veriyorsunuz? Öz değerlerine katkınız nedir? Destekleyici mi, köstekleyici mi?

Ve sonuç istediğiniz gibi değilse değişim ve yeni bir başlangıç için doğru zaman tam bu an…

 

Meral ÖZTÜRK GÜNEL

Birey ve Çift Terapisti, Psikoterapist

TEL 1 : 0322 458 38 33

TEL 2: 0533 216 72 68 

Boşanma İle İlgili Gerçekler

İlişki ve evlilikte sorunlar ve boşanma düşüncesi hemen oluşmaz. Uzun süre devam eden hayal kırıklığı ve sorunların sonucunda kişiler ayrılığı düşünmeye başlar.

Erken dönemde sorunlar fark edilip çözümlendiğinde ilişki daha iyi bir noktaya varıyor. Ancak genelde ilişkideki sorunlar çözümlenmeden büyüyerek devam ediyor. Belli bir zaman sonrasında ise çıkılmaz bir noktaya varıyor.

Evilik terapisti olarak fark ettiğim şey çiftler, evlilikleri konusunda bir aile danışmanlığı almak için boşanma düşüncesi neredeyse kesinleştiği zamana kadar bekliyorlar. Hatta avukata gitme noktasındayken bir çift terapisti desteği almayı düşünüyorlar. Yani sorunların çözülmesi neredeyse çok zor olduğu bir döneme kadar bekliyorlar. Bu yüzden aile ve çift terapisi desteğinden yararlanma oranı da az oluyor haliyle.. Bu yüzden sorunların erken dönem sinyallerini iyi takip edip, en kısa zamanda destek alınması evliliğin devamı için önemlidir.

Unutmamak gerekir ki:

  • Boşanma bir gecede olmaz.
  • Eşlerden birisi öfkelendi veya üzüldü diye boşanmaya karar vermez.
  • Boşanma yıllar boyu devam eden hayal kırıklığı, mutsuzluk ve ilişki içerisindeki çatışmaların sonucudur.
Meral ÖZTÜRK GÜNEL
Uzm. Psikolojik Danışman
Aile ve Çift Terapisti,Psikoterapist

TELEFON : 0 322 458 38 33

Mutlu Evliliğin Kuralları

 Mutlu evlilik veya başka bir değişle mutlu birliktelik mutlu bir yaşamın kaynağı… Mutsuz bir birliktelik ise depresyon ve mutsuzluk. Yani mutlu olmak istiyorsanız ilk ele almanız gereken nokta evliliğinizdir.

       Tabi bu noktada şu soru gündeme gelmektedir: Mutlu evliliğin veya bir başka değişle mutlu birlikteliklerin sırrı ne? İşte uyulması gereken kurallar:

  1. Eşinize karşı her zaman özenli olun. Her zaman bakımlı görünün. Güzel kokun, temiz olun ve en güzel kıyafetleri önce kendiniz sonra eşiniz için giyin. Kendiniz ve eşiniz için iyi giyinmeyeceksiniz de kimin için giyineceksiniz!
  2. Eşinize karşı güler yüzlü olun. Onun yanında mümkün olduğu kadar neşeli ve pozitif olmaya çalışın. Unutmayın ki, hiç kimse sürekli somurtan bir eşe sahip olmak istemez.
  3. Açken, yorgunken, aşırı kızgın iken, araba kullanırken ve başkalarının yanında tartışmaya girmeyin. Çünkü kişi aç ve yorgunken daha tahammülsüz olur. Aşırı kızgın iken de daha sonra pişman olabileceği birçok şey ağızdan kaçabilmektedir. Araba kullanırken tartışma konusunda da söylenecek tek şey: Hem kendi güvenliğinizi hem başkalarının güvenliğini tehlikeye atmaya gerek yok…
  4. Romantik ortamlar yaratın, çocuğunuz varsa, baş başa kalmanın yollarını arayın.
  5. Eşinizin ailesi ile iyi ilişkiler kurun. Arkadaşlarıyla iyi geçinin. Yakınlarına yakın davranın. Unutmayın ki aile ve yakın çevrenin görüşleri kişinin üzerinde çok önemli bir etkiye sahiptir.
  6. Eşinize gününün nasıl geçtiğini sorun. Sıkıntı ve sorunlarını paylaşın.
  7. Özellikle sıkıntılı zamanlarında eşinizin yanında olduğunuzu ve onu her zaman desteklediğinizi hissettirin.
  8. Onun düşünce ve duygularına saygı gösterin. Unutmayın, herkes sizin gibi düşünmek zorunda değil. Tıpkı herkes gibi düşünmek zorunda olmadığınız gibi.
  9. Onun kendine güvenini artırmak için komplimanlar yapın. Eşiniz komplimanları başkalarından değil sizden duysun.
  10. Onunla geçirdiğiniz zamanın keyifli geçmesine özen gösterin…. Sıkıcılık ve tek düzelik evliliğin en büyük düşmanıdır bun hep aklınızda tutun.
  11. Eşinize karşı her zaman nazik ve kibar olun. Görgü kurallarına dikkat edin. Eşinizin gözünde siz bir hanımefendi (beyefendi) olun hep…
  12. İlişkinizle ve duygularınızla ilgili eşinizle konuşun. Ancak bunun dozunu iyi ayarlayın. Unutmayın ki erkekler, eşleri kendileriyle ilişkileri hakkında konuşurken “sorun mu var?” endişesi yaşarlar. Kadınlar ise konuşmaktan zevk alırlar. Bu yüzden dozajı iyi ayarlayın.
  13. Özellikle başkalarının yanında eşinizi asla eleştirmeyin. Aksine başlarının yanında eşinizi övün. Ne kadınlar ne de erkekler, başkalarının yanında kendilerini eleştiren eşlerini kolay kolay affetmezler.
  14. Cinselliği bir ceza olarak kullanmayın. Yatakları ayırmak evlilik için yapılacak en büyük hatadır. Aksine, iyi bir cinsel yaşam sağlayın.. Mutlu evliliğin en önemli şartlarından biri iyi ve düzenli bir cinsel yaşamdır. Yapılan bir araştırmaya göre iyi bir cinsel yaşama sahip çiftlerin boşanma oranı çok düşüktür.
  15. Ve son olarak, mutlu olmak istiyorsanız, mutlu bir eş seçin. Ve eğer mutsuz bir eşiniz varsa, kendi mutluluğunuz için onu mutlu etmenin yollarını arayıp bulun. 
Meral ÖZTÜRK GÜNEL
Uzm. Psikolojik Danışman
Aile ve Çift Terapisti,Psikoterapist

TELEFON : 0 322 458 38 33